Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 December 2009, 11:46   #12 (permalink)
Kağan Özmeriç
 
Kağan Özmeriç
 
Üyelik tarihi: Oct 2009
Nerden: İstanbul, İzmir
Mesajlar: 867
Geçen yıl British Columbia'yı turladım yaklaşık bir ay. Whistler-Blackcomb ve Big White kayak merkezlerinde kaldım.

Whistler kayılabilir alan olarak Kuzey Amerika'nın en büyük kayak merkezi olduğunu iddia ediyor. 33 km2 yüzeyle ikinci sıradaki Vail'den %54 daha büyükmüş.

Whistler'ı değişik kılan özelliklerden biri iki dağın yan yana olması. Karşısına geçip baktığınızda resmen yanyana iki dağ duruyor. Bu yıl, iki zirveyi bir gondolayla birbirine bağladılar. Biz oradayken ne yazık ki daha bitmemişti. Bu sayede 10 dakikada bir dağdan diğerine geçebiliyorsunuz.

Bu ilginç yapısı sayesinde Whistler-Blackcomb'da, değişik hava koşullarına karşı korunaklı bir yamaç hemen her zaman mevcut. Neredeyse her koşulda açık liftler bulabiliyorsunuz.

Pek çok pist var. 2 hafta kaydıktan sonra ayrılırken, kaymadığım pistler kalmıştı. Ama Whistler'ı snowboard'çular ve freeride ski sevenler için ilginç kılan liftlerle ulaşabileceğiniz çanaklar. Bunlardan Flute Bowl, liftten indikten sonra 15 dakika kadar bir yürüyüşle çok geniş bir pist dışı alanı size açıyor. Helikopter veya snowcat kullanmadan dilediğinizce freeride yapabilirsiniz.

Bordçular ve freeski'ciler için muhteşem snowparklar var. Her seviye için ayrı bölgeler oluşturulduğundan acemiler, ileri seviyeler ve pro'lar birbirini germeden parkta oynayabiliyor-çalışabiliyor.

Büyük yatırım yapıldığı belli. Başka disiplinler için de tesisler var ama ben ilgilenmediğim için ne desem yalan olur. Şimdi 2010 olimpiyatları sayesinde işi daha da büyütmüş olmalılar.

İki dağı da Intrawest diye bir şirket yönetiyor. Sonradan bize devre-tatil satmaya çalışan bir hanımefendiyle yaptığmız sohbet sonucu nasıl bir turizm "canavarıyla" karşı karşıya olduğumuz dank etti. Dünyanın her yerinde operasyonları olan bir dev. Eh! Bu know-how sayesinde Whistler'da herşey tıkır tıkır işliyor ama fiyatlar da çok hesaplı değil tabii.

Batıdaki okyanustan gelen nem yüklü bulutlar sayesinde bol bol yağış alıyor Whistler. Sık sık bozulmamış bol kar bulma olanağı, 1 saatlik mesafede pist-dışı kayma imkanı veren pek çok tepenin olması, Whistler'ı freeride'çılar için bir cennet yapıyor.

Ben de bir gün bir "catboarding" turuna çıktım. Pek ucuz bir olay değil. 500 Cnd$ gibi bir bedeli vardı galiba. Orada yaşasam hemen bir kar motoru alırdım. Bizim kaydığımız bölgede motoruyla freeride yapanlar gördüm. Çok mantıklı, motorlar makul fiyata satılıyor, benzin de ucuz.

Bunun dışında Whistler köyü eğlenceli, renkli, düzenli, Avrupa'daki benzerlerini aratmıyor. Özellikle barlar, canlı müzik gırla gidiyor. Kanadalılar sıcak, rahat, konuşkan insanlar. En güzeli de anadilleri gibi İngilizce konuşuyorlar. Avrupadaki aksanlı rabarba'dan sonra bana ilaç gibi geldi.

Bir başka güzellik Vancouver gibi güzel bir şehrin iki saat mesafede olması. Ve Sea-To-Sky adlı manzaralı yoldan gidip gelmeniz bu şehirden Whistler'a.

Alpler varken Whistler'a gidilir mi? Bilemeyeceğim. Ben uygun bir fırsat yakaladım "hayatta bi daha yapamam" diye gittim. Para, zaman, olanak bulsam yine gitmeyi çok isterim. Ama (Alpler bu kadar yakınken) şartları zorlayarak gidecekseniz mantıklı olmaz herhalde.




686 | BATALEON | CAPiTA | COAL | DEELUXE | DRAGON | LAKAI | LANDYACHTZ | LOBSTER | SANDBOX | SWITCHBACK BINDINGS | UNION BINDINGS
Kağan Özmeriç isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla